Nazlı Öksüz
Okan Murat Öztürk
Derbent deresine duman bürüdü
Yedi devesiyle Musam yürüdü
Musamın ciğeri mos mor oldu çürüdü
Derbent dereleri dar geldi bana
Vadesiz ölümler zor geldi bana
Derbent deresine çıvgınlar esti
Elimi kolumu poyrazlar kesti
Feleğin bizlere neyimiş kastı
Derbent dereleri dar geldi bize
Vadesiz ölümler zor geldi bize
Derbent deresinden biz de geçelim
Sılaya varmaya yollar açalım
Deve kirasından biz vaz geçelim
Yıkıldı develerim kaldıramadım
Tutuldu dillerim söyleyemedim
Derbent deresinde üç yiğit buydu
Musamın gözünü kargalar oydu
Musamın öldüğünü anası duydu
Ağlasın ağlasın anam ağlasın
Ötkün pesereyime duda bağlasın
Derbent deresinde bir bölük koyun
Musamın elbisesini hamamda soyun
Musamın öldüğünü yolcuya sorun
Ağlasın ağlasın anam ağlasın
Ötkün tülülerimi duda bağlasın
Derbent’e varmaya mecal kalmadı
Yoldan geçen atlılar bizi almadı
Dünyanın malında gözüm kalmadı
Yatırdım devemi kaldıramadım
Tecellim böyleymiş ben bilemedim
Evimizin önünde bir dönüm avlı
Avlının içinde kır atım bağlı
Musamı sorarsan bir evin oğlu
Yanmadık mı kaldı bu yiğitlere
Cennet mekan olsun bu şehitlere
Arkamı dayadım sarı kayaya
Yükümü yüklettim tülü mayaya
Canımı değiştim kayma paraya
Ağlasın ağlasın anam ağlasın
Tülü besireğimi duda bağlasın
Derbent deresinde develer katar
Musamın ölüsü çaylarda yatar
Kulanın yolcusu gel bizi kurtar
Derbent dereleri dar geldi bize
Vadesiz ölümler zor geldi bize
Derbent deresinde kar gene bastı
Sağımdan solumdan tufanlar esti
Sılada kavuklum umudu kesti
Derbent dereleri dar geldi bana
Ecelsiz ölümler zor geldi bana
Derbent çayları da arpayla doldu
Musamın gözünü sansarlar oydu
Elim üşüdü de bedenim buydu
Derbent dereleri dar geldi bana
Ecelsiz ölümler zor geldi bana
Değirmenin bendine yükümü yıktım
Kaldırdım kafamı havaya baktım
Ben bu tatlı canı ucuza sattım
Kudretten karadır Musamın kaşı
Her daim böyledir feleğin işi
Derbent deresinde kar bulamadım
Yıkıldı devemi kaldıramadım
Kalmışım ben tufanda kurtulamadım
Yatırdım devemi kaldıramadım
Tecellim böyleymiş ben bilemedim